Kıta sahanlığı bir kıyı ülkesinin deniz alanında suren doğal uzantısıdır. Kıta sahanlığı olgusu ilk kez 1945 yılında Truman bildirisi ile ortaya çıkmıştır. Bu bildiri ile Amerika Birleşik Devletleri Kıta sahanlığı dahilinde bulunan deniz altındaki ve üstündeki tüm kaynakların ABD ye ait olduğunu ilan etmiştir. Sonrasında kıta sahanlığı tanımı uluslararası alanda benimsenerek kural olarak kabul edilmiştir.[1].
1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi Kıta sahanlığını kıyı devletinin karasularının devamında kıta kenarının dış eşiği ile sınırlı, bu eşik belirtilenden az mesafede ise karasularının ölçülmeye başlandığı mesafeden itibaren 200 deniz mili mesafe olması şeklinde tanımlanmaktadır. Kıyı devleti, kara topraklarının doğal uzantısı olan bu bölgenin tümünde denizaltı alanlarının deniz yatağında ve toprak altlarında hak sahibidir. Mesafe 200 mile ulaşmadığı takdirde söz konusu ülkenin Kıta sahanlığı mesafesi 200 mile tamamlanır. Fakat bir kıyı ülkesinin kıta kenarı dış siniri 200 deniz mili sinirini aşması durumunda esas hatlardan itibaren 350 deniz mili limiti uygulanmaktadır [2].
Kıta sahanlığı hakkı ilan edilmeksizin bir kıyı devletinin kullanımındadır. Deniz Kıyısı olan devletler sonradan bir kazanıma veya ilan etmeye gerek duymaksızın doğal bir bicimde Kıta sahanlığına sahiptir[3]. Devletlerin doğal Kıta sahanlığı hakki Uluslararası Adalet Divani 1969 kararı ile ‘ab initio’ (başlangıçtan beri) ve ‘ipso facto’ (kendiliğinden olduğu) olarak teyit edilmiştir.
Münhasır Ekonomik Bölge
Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) kavramı karasularının başlangıcından itibaren 200 deniz mili alan genişliğindeki canlı ve canlı olmayan kaynaklar üzerinde kıyı ülkelerin bazı ekonomik haklar elde etmesidir. MEB kavramı Kıta sahanlığı haklarını da içermektedir. 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (BMDHS) ile uluslararası hukuka girmiştir.
MEB, kıyı devletine deniz yatağı sularında deniz yatağında, bölge toprak altında canlı ve cansız kaynakların yönetimi konusunda (araştırma, işletme, muhafaza gibi) haklar tanıdığı gibi aynı şekilde akıntı, rüzgâr gibi enerji kazanımı sağlanacak alanların da kullanımına dair egemen haklar verir.
MEB BMDHS 75. Maddesi uyarınca bir kıyı devletinin sınır haritalarının ve coğrafi koordinat listelerinin yayınlanması ve BM’ye deklare edilmesi gerekmektedir.
Balıkçılık anlamında da MEB ilan etmek kıyı devleti açısından kritik önem arz etmektedir. MEB ilanı ile ilan edilen alandaki balıkçılık uluslararası düzenlemelerden çıkartılarak kıyı devletinin düzenleme yetkisi altına girmektedir. MEB ilanı ile balıkçılık kotalarını belirleme hakki da kıyı devletinin yetki alanına girmektedir[4].
Kıta Sahanlığı ile Münhasır Ekonomik Bölge Farkları
Kıta sahanlığı kıyı ülkeleri için doğal haktır, ilan edilmeksizin doğal bir haktır. MEB’in ise uygun bicimde ilan edilmesi ve BM’ye deklare edilmesi gerekmektedir.
Kıta sahanlığı deniz üzerinde ve altındaki cansız kaynakların haklarına ilişkin haklar sağlarken MEB tüm Kıta sahanlığı haklarına ek olarak kıyı devletine Kıta sahanlığı bölgesinde bulunan canlı doğal kaynakların araştırılması, işletimi, korunması gibi yönetimi konusunda ekonomik kazanç kazanım oluşturacak egemen haklar sağlamaktadır.
Referanslar
[1] Yaycı, Cihat. “Sorular ve Cevaplar ile Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Kavramı.” Deniz Basımevi Müdürlüğü (2019): 6.
[2] Yaycı (2019).
[3] Yaycı, Cihat. “Yunanistan Talepleri (Ege Sorunları) Soru ve Cevaplarla.” Türk Tarih Kurumu (2020): 137-138. & UNCLOS. 76, Kıta sahanlığı tanımı.
[4] Yaycı (2019).
Alıntı: https://bau.edu.tr/haber/15945-kita-sahanligi-ve-munhasir-ekonomik-bolge-nedir